Ye’cûc ve Me’cûc : 2008 – 2012 – 2015 Tarihleri

Loading

Ye’cûc ve Me’cûc : 2008 – 2012 – 2015 Tarihleri

حَتّٰى اِذَا فُتِحَتْ يَاْجُوجُ وَمَاْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ ( Enbiyâ, 96 ) Meâlen: “Ye’cûc ve Me’cûc (sedleri) açıldığında, her bir tepeden akın ederler.” حَدَبٍ yerden çıkıntı demek olup, tepe mânâsındadır.

يَاْجُوجَ وَمَاْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِى الْاَرْضِ ( Kehf, 94 ) Meâlen : “Ye’cûc ve Me’cûc (kavimleri) yeryüzünde bozgunculuk ve fesâd çıkaran tâifelerdir.”

يَاْجُوجَ وَمَاْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِى الْاَرْضِ ( Kehf, 94 ) makâm-ı ebced’i bin dörtyüz kırkdört eder (Milâdî 2022).❶ Eğer مُفْسِدُونَ (müfsidûne) ilm-i nahiv’e göre tesniye yazılsa, o zaman مُفْسِدَانِ(müfsidâni) olup, في deki okunmayan ي sayılmaz, mecmû bin dörtyüz yirmidokuz eder.❷ Milâdi 2008 yılına tekâbül eder ki, belki bir tâifesinin dâhildeki ilk teşkilatlanmalarına işâret eder.

Yine مُفْسِدَانِ (müfsidâni) olarak tesniye yazıldığında, cezimli elifler harekesiz olduğundan kendini okutmaz, o vakit makâm-ı ebced’i bin dörtyüz otuzyedi’yi gösterir❸. Milâdi 2015 yılına tekâbül ediyor. Aynı tâifenin dâhilde ehemmiyetli bir mevkîyi istilâlarına işâret eder.

Eğer مُفْسِدُونَ (müfsidûne) cem’i olarak bırakılırsa, في deki okunmayan ي sayılmaz ve harfü’t-ta’rîf’teki okunmayan elif sayılmaz, o vakit makâm-ı ebced’i bin dörtyüz otuzüç eder❹ ve Milâdi 2012 yılına tekâbül ediyor. Belki dâhildeki ikinci teşkilâtlanmalarına işâret eder.

مُفْسِدَانِ (müfsidâni) olarak tesniye yazıldığı vakit, yalnız cezimli elifler sayılmazsa o vakit mecmû bin dörtyüz otuzdokuz eder ve Milâdî 2017 yılına tekâbül ediyor.

Allahû a’lem, âyette tesniye yerine مُفْسِدُونَ (müfsidûne) Cem’i (çoğul) olarak istimâlinin çok hikmetlerinden biri şu olsa gerektir ki; bu kavmin ferdleri çok olup, zemin yüzünün çok yerlerinde bulunacak ve anarşistlik, bozgunculuk yapan, dinsiz, inkârcı bir kavim olup, nasıl Deccal bir şahs-ı mânevî idi, Ye’cûc ve Me’cûc dâhi bir şahs-ı mânevî olup, her yerde efradları bulunacak, kıyâmete yakın yeryüzünü ifsâd edecek, tahribâtı da pek büyük olacak.

Yeryüzüne dağılmış olan bu tâifeleri tanımak için, dinsizliği ve anarşistliği kuvvetli birer alâmet olacak.

Elbette o tâifelerin şimdilerde bir zemin hazırlığı olacak ve ehl-i imân inşâallah basîretiyle farkedip, kendini ve dinini muhafazaya çalışacak diye ümîdvârız. Bilhassa hâdisât-ı âhirzamanda düşmemek ve aldanmamak için, hakikat-ı imâniye dersleriyle ehl-i imânı mânen ve ilmen kuvvetlendiren Risale-i Nûr eserlerini okumaya ekmek, su kadar muhtâcız.

BİR KARDEŞİM DEDİ: Üstadımız ittihâd-ı İslâmı müjdelemiş, bizler dâhi heryerde müjde ediyoruz. Oysa buradaki tarihler Ye’cûc ve Me’cûc’un zuhûrunu gösteriyor. Halbuki onlar kıyâmete pek yakın zuhur edecek. Evet, eğer “beşerin zulüm ve hatasıyla başına çabuk bir kıyamet kopmazsa” (Tarihçe-i Hayat), ittihâd-ı İslâma yürüyeceğiz. Ancak bu tarihler Ye’cûc ve Me’cûc’un zuhûrunu değil, belki hazırlığını gösteriyor. Lâkin İslâmiyetin nuru tamamlansa da, kafirler tamamen yok olmayacak.

Demek oluyor ki Ye’cûc ve Me’cûc kavimleri, vakt-i zuhûru gelinceye kadar, yeryüzünü istilâ edecek kesrete, kuvvete, imkânâta sâhip olacakları bir zeminin ön hazırlığı olacak.

BİR BAŞKA KARDEŞİN SÛALİ: “Ben şimdi tam olarak anlamadım Yecüc ve mecüc hakikatinin tam anlamıyla vuku bulacağı tarih hangisi, bu imtihan-ı safhadan geçtik mi geçecek miyiz?”

Hayır, onlar kıyâmete yakın zuhûr edecekler. Ancak içimizde ve hâriçte o kavmin bir tâifesi var. Vakt-i zuhûrundan önce yerleşmeleri, faaliyetleri, çoğalmaları hususlarını perdeli olarak nazara veriyoruz. Hem bilinsin, hem aldanılmasın, hem dikkat edilsin maksadıyla basîretlere havâle ediyoruz. Lâkin âyetin tevâfukâtı onlarla ilgili tarihleri tek tek gösteriyor görüyoruz. Gerisini de sizlere havâle ediyoruz.

وَالْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِ 
Gaybı ve hakikâtı ancak Allah (c.c.) bilir.

“Eskiden beri ulemâ beyninde bir düstur-u cifrî ve riyâzî ile karineler, belki hüccetler gösterilmiş iken, Kur’ân’ın âyetine veya sarâhatine değil incitmek, belki i’câz ve belâgatına hizmet ediyor. Bu nevi işârât-ı gaybiyeye itiraz edilmez. Ehl-i hakikatın nihayetsiz işârât-ı Kur’ân’iyeden hadd ü hesaba gelmeyen istihraclarını inkâr edemeyen, bunu da inkâr etmemeli ve edemez.” (Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî)

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ هذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى 
Bende Üstadımın dediği gibi derim : Kendi kanaatımı yazdım, kanaata itiraz edilmez.

Selâmet ve hürmetlerimle,
Ersin Miman

————————————————
Bir ض ve bir ر bin eder, iki ف ve bir س ve iki م üçyüz eder, bir ن ve bir ل ve iki ي yüz eder, dört و ve bir د yirmisekiz eder, dört ج ve dört ا   onaltı eder, mecmû 1444 (2022) eder.

❷ مُفْسِدَانِ (müfsidâni) ile yazılınca, bir و düşer, bir ا gelir ve في deki okunmayan ي sayılmaz mecmû 1429 (2008) olur.

❸ مُفْسِدَانِ (müfsidâni) ile yazılınca, bir و düşer, bir ا gelir ve iki cezimli ا de sayılmaz, mecmû 1437 (2015) olur.

❹ مُفْسِدُونَ (müfsidûne) cem’i olarak bırakılırsa mecmû bin dörtyüz kırkdört olur ancak في deki okunmayan ي sayılmaz ise o vakit 1433 (2012) ‘ye belli işâret eder.