Âl-i İmrân 84. ve Bakara 285. Âyetlerde Peygamberler arasında fark gözetmeyiz, ayırım yapmayız derken, İsrâ 55.âyette ise Peygamberlerin bir kısmını, bir kısmına üstün kıldık diyor. Burada bir tezat var!

Herhangi bir tezat yoktur, Peygamberlerin arasındaki üstünlükten kasıt fazîlet cihetiyledir. Hepsi hak peygamberdir yâni Allah tarafından gönderilmişlerdir. Sâir âyetlerde kastedilen ise, Peygamberlik makâmı ve fazîleti cihetiyledir. Meselâ, bir okulun içinde milli eğitim müfredâtını öğrencilere öğretmek maksadıyla birçok öğretmen vazîfe yapar. Bu bu öğretmenlerin hepsini MEB atar yâni ta’yîn eder. Ve okulun nezdinde (bünyesinde) bu öğretmenler arasında ‘öğretmen olma hasebiyle’ bir fark gözetilmez ve farklı bir muâmele yapılmaz. Hepsi kadrolu öğretmendir.

Meselâ, aynı branş içinde iki öğretmen farzedelim.. İkisi de okulda ‘öğretmen’ olarak aynı ünvâna sâhip oldukları halde, biri diğerinden daha akıllı, mesleğine daha hâkim, daha kavrayışlı ve hatta öğrencileriyle daha iyi iletişim kuran bir öğretmen olabilir ve nitekim okul hayâtımızda böyle olduğunu da görüyoruz yâni öğretmenler arasında farklar olduğuna şâhîd oluyoruz.

Peki şimdi ne oldu?

Bu iki öğretmen ‘öğretmen’ olarak aynı iken, nitelikleri ve vasıfları i’tibâriyle farklı oldular. Ve biri; diğerinden yetenekleri ve mesleğine daha derîn vukûfiyeti i’tibâriyle diğerinden daha üstün oldu.

Her ikisi de ‘öğretmen’ olarak kabûl edilir ve MEB her ikisini de ‘öğretmen’ olarak atadığı ve temelde ‘öğretmen’ olarak da kabûl ettiği halde, öğretmenlerin başarısına ve yeteneğine göre bir prim ve ücret sistemi yapılsa, temelde öğretmen olarak herbiri sâbit bir ücret aldığı halde, diğer öğretmen yetenekleri sâyesinde ekstralar alırdı yâni, ilâveten bir takım ikrâmlara mazhâr olurdu.