Makâleler


Siyâsî Tercîhimiz Ne Olmalı? Tavsiye Etmek, Hizmete Zarâr Verir mi?

Memleketimizi yönetmeye tâlip olan siyâsî partilerin giderek iki cenâhta kümeleştiğini müşâhede ediyoruz. Ve farketmemiz gereken hakîkat ise; bu cenâhların birinde İslâm ve dîne taraftarlık ziyâde iken, diğerinde İslâm ve dîn aleyhtârının ziyâde olduğudur.

Her seçim döneminde olduğu gibi başta sosyal medya olmak üzere yapılan paylaşımlar ve bunlara gelen tenkîdler ve bâzı sivil toplum kuruluşlarından yapılan yazılı açıklamalar ve ilişkilendirdikleri gerekçeler ve gerekçeleri üzerinden vardıkları hükümlere kadar çok şeylere şâhid oluyoruz.

Okumak için tıkla


Başımıza Gelen Musîbetler, Her Zamân Günâhlarımız ve Hatâlarımız Sebebiyle midir?

Suâl: “Yaşadığımız hayatın içinde mutlu olduğumuz zamanların dışında birçok dert, sıkıntı, musibetler ile de iç içe yaşıyoruz.  Benim yetiştiğim ailede-çevremde başımıza istemediğimiz bir olay geldiğinde bunun bir hatamız, kulluğumuzda ki eksiklik dolayısıyla bize verildiğini düşünüyorlar. İyi eksiksiz kulluk yaparsak bu sıkıntıların-musibetlerin kişiye isabet etmeyeceğini ama kul’da hiçbir zaman eksiksiz hatasız olmayacağı için … 

Okumak için tıkla


‘Ramazan Orcu Ertelenmeli’ İddiâsına Reddiye

“Ramazan Orucu Ertelenmeli” iddiâsı sonrasında yapılan tartışmalar ve bu gibi paylaşımlara gelen beğeni sayıları; ortaya atılan bu iddiâlara cevâb yazmaya ve öne sürülen delîlleri düzeltmeye bizi sevk etti. Hâlihazırda bu durumdan şüpheye düşen vatandaşlarımızın da bulunması hasebiyle, bu makâlemiz yazıldı. Kişisel sitemiz olan ErsinMiman.com üzerinden de bu makâleye ulaşabilirsiniz. Cenâb-ı Hakk (cc) istifâdenizi azamî kılsın ve milletimize basîret ihsân etsin. Âmin.. 

Okumak için tıkla


Koronavirüs (Covid-19) ve Diğer Hastalıklardan Korunmak İçin Te’sîrli Duâlar

Koronavirüs (covid-19) nedeniyle umûmi bir musîbete neredeyse bütün dünyâ dûçâr oldu. Elbette maddî tedbîrlere azamî ehemmiyet vermek ve mutlaka icâbet etmek ile berâber, herşeyin dizginini kudretiyle tutan ve herşeyin üzerinde mutlak tasarruf sâhibi olan Zât-ı zü’l-Celâlî ve’l-İkrâm’ın himâyesine girip, O’ndan; bizi, âilemizi, kardeşlerimizi ve ümmet-i Muhammediye’yi hıfz etmesini dileyeceğiz.Bu niyetle, bu gibi hastalık musîbetlerine karşı gerek şifâ için, gerekse bize isâbet etmemesi için, rivâyet edilmiş olan pek kuvvetli ve te’sirli duâları sizler için derledim. Alttaki linke tıklayarak ulaşabilirsiniz:

Ayrıca YouTube üzerindeki ilgili videomuzu da alttaki linke tıklayarak izleyebilirsiniz.

Cenâb-ı Hakk (celle celâluhu) bizleri, sizleri, milletimizi ve ümmet-i Muhammediye’yi bu gibi umûmi tâunlardan muhâfaza etsin, elfu elfi âmin..


İlhâm, Sünûhat Hak mıdır? Allah, İnsanlarla İrtibât Kurar mı?

İlhâm, sünuhat-ı kalbiye hak mıdır? Resûl veya Nebi olmayan bir insan da, ilhama mazhar olabilir mi? Allah, dilerse bazı kullarıyla bir şekilde bir irtibat kurar mı?  Ve ilhamın varlığını bildiren hadis ve ayetler var mı?  İlhamı inkar ve reddedenler hata mı ediyor? Bu gibi soruların cevablarının deliller üzerinden adım adım açıklandığı bu çalışmamızdan istifâde edebilirsiniz..

Okumak için tıkla


Şeâir-i İslâmiye Neden Bu Kadar Önemli?

İslamın şiarı denilince; mahiyetinin, manasının ve ehemmiyetinin nereden ileri geldiğini ve biz Müslümanları ne derece alakâdar ettiğini, İslamın bir şiarını ihya ve izhar etmenin, gizli yapılmasından neden daha sevablı ve efdal olduğunu ve günümüzde tahrib olmaya başlayan şeairlerin muhâfazasında kimlere sorumluluk düştüğünü izâh ettiğimiz videomuzu istifâdelerinize takdîm ediyorum..

Okumak için tıkla


‘Ellah mı, Allah mı?’ ile ilgili i’tirâzlara cevâblar

“Ellah mı, Allah mı?” adlı çalışmamıza yapılan bâzı i’tirâzlara verdiğimiz cevâblardır. Milletimizin basîretine takdîm ettiğimiz ve izâhlarımızla, delîlllerimizle anlattığımız bu çalışmayı da istifâdenize sunuyoruz.

Okumak için tıkla


Ellah mı, Allah mı?

Bir tarafta ‘e’ harfi ile ‘Ellàh’ diye yazanlar ve telaffuz edenler, diğer tarafta ise bugüne kadar hep ‘a’ harfi ile yazılan ve telaffuz edilen ‘Allah’ lafzını kullananlar.  Acaba hangisi daha doğru ve isâbetli.. Geliniz bunu işin ehlinden öğrenelim..

Okumak için tıkla


Neden Allah’a, Tanrı Diye Hitâb Edilmez?

Allah’a tanrı denilebilir mi, denilemez mi? Şu zamanda birçok yazılı, görsel ve işitsel yayınlarda tanrı kelimesinin Allah (c.c.) yerine kullanıldığına şahid oluyoruz. ‘Tengri / Tanrı’ kelimesinden başlayarak yaptığımız tahlillerle birlikte, temâs ettiğimiz pek ehemmiyetli nüanslar ve eski Türklerin Gök Tanrı inancı ve Ebu Hanefi’nin (r.a.) bu konudaki beyânı ve nihâyetinde de ilgili ayetlerin ihtarıyla beraber, bu meselenin izahına dair yaptığımız mücmel bir çalışmadır.

Okumak için tıkla


Abdulaziz Bayındır ve Avâneleri: Risâle-i Nûr’u Eleştiren Kâfir mi?

Risâle-i Nûr’u Eleştiren Hâin mi, Kâfir mi, Çarpılır mı? başlıklı bir video’yu, Abdulaziz Bayındır’ın avâneleri yayınlamışlar. Risâlelerde zikredilen ‘ilişenler’ ifâdesini, ‘eleştirenler’ diye dayatmalarına ve zannlar üzerine kurulu senaryolarına âyetler üzerinden verdiğimiz cevâblar ile birlikte, FETÖ ve Bedîüzzaman hezeyanlarını da izâh eden bir reddiyedir.

Okumak için tıkla


Türkçe Ezân Mes’elesi ve Soner Yalçın’ın Yanlışları

Sözcü Gazetesi yazarlarından Soner Yalçın, Türkçe ezân mes’elesiyle ilgili bir yazı kaleme almış. Yazısındaki yanlışları göstermek ve hakîkatini izâh etmek maksadıyla bu makâle yazdık. Murâdımız; yazının tamâmına değil, yalnızca Türkçe Ezân mes’elesiyle ilgili olan ifâdelerine yer vermektir.

Soner Yalçın yazısında demiş : 
Namaz, Arapça değil, Farsça.. Oruç, Arapça değil, Farsça.. 

Okumak için tıkla


“İzâhât, Cemaati Şahsa Bağlar, Kitaba Bağlamaz” deniyor -1

İzâhât, Cemaati şahsa bağlar, kitaba bağlamaz. Maksadımız, kitaba bağlamaktır.. Zübeyir Gündüzalp” adıyla yapılan paylaşımlar sosyal medya üzerinde dolaşıyor, dolaştırılıyor. Gördüklerimden hiçbirisinin altında “isim hâricinde’ kaynak yazmadığını ve ayrıca “Zübeyir Gündüzalp’in Not Defterinden” kitapçığında ve “Nefis Muhasebesi” kitapçığında ve “Bir Dava Adamından Notlar” ve “Yolumuzu Aydınlatan Işık” ve ……

Okumak için tıkla


“İzâhât, Cemaati Şahsa Bağlar, Kitaba Bağlamaz” deniyor -2

Bu husûsta en çok zikredilen ve mânâsı üzerinde ihtilâf edilen, Kastamonu Lâhikası’ndaki mektûbdur. Her zaman dediğimiz üzere, bir mes’eleyi anlayabilmek için bütüne bakmak lâzım geldiğini aksi takdirde bütünü görmeden bir cüz’üne bakarak anlam vermenin bizi çoğu zaman yanlışa sevk edebileceğini unutmayalım. Buna rağmen, mânâlandırmada farklı telakkîler olabilir ve bu da tabii’dir, normaldir. Burada önemli olan; farklı telakkî sâhiplerinin kendi nedenlerini ve delîllerini ortaya koymaları ve

Okumak için tıkla


“İzâhât, Cemaati Şahsa Bağlar, Kitaba Bağlamaz” deniyor -3

Evet, demiştik ki; bütün bu delîller tahtında, “İzâhât, Cemaati şahsa bağlar” ifâdesinden murâdın ne olduğunu yeniden düşünmek lâzım geliyor. Mâdem selâhiyet sâhibi olanlar yapıyor ve yapabilir, o vakit problem; selâhiyet sâhibi olmayanlarda başlıyor..! Bunu ayrıştırabilmek için selâhiyet sâhibi olanları nasıl anlar ve tanırız buna temâs edeceğiz.  

Okumak için tıkla


“İzâhât, Cemaati Şahsa Bağlar, Kitaba Bağlamaz” deniyor -4

Sûal ve Cevâblar olarak kaleme alınmış olan bu bölümde, “İzâh edenlere nasıl güveneceğiz?”, “İzâh edenlerin izâhları, kendilerinin anladığıdır.. Neden onların anladıklarına hapsolalım?”, “Risâle-i Nûr’u her okuyan tamâmını anlamalı diye bir şey varmı ki, şerh ve izâh ile herkese anlatılmaya çalışılsın..”, “Şerh ve izâhı savunmak, Risâle-i Nûr’ların anlaşılmadığını iddiâ etmektir..”, “Sizi, Risâle-i Nûr’la başbaşa bırakmayan ve risâlelere gölge olanlarla takılmayın.”, “Risale-i Nûr’ları ders esnâsında izah etmek, Üstâd’ım sen sus da, ben konuşayım demektir.” … gibi daha birçok suâle verilen muhtasâr cevâbları içermektedir.  

Okumak için tıkla


Risâle-i Nûr’un ‘Hocaya, Müderrise’ İhtiyâcı Yok mudur?

Epey bir süredir yazmayı arzu ettiğim ve ehemmiyetli bir mes’ele olduğunu da farkettiğim ‘Risâle-i Nûr’un hocası, Risâle-i Nûr’dur. Risâle-i Nûr, başkalarından ders almağa ihtiyaç bırakmıyor’ ifâdesinden maksadın ne olduğuna dâir bir yazıyı kaleme alıp, istifâdelere takdîm etmek niyetinde idim

Okumak için tıkla


Takdîr ve Tahsîn, Siyâset Yapmak mıdır?

Herkesin bir öngörüsü ve nazarı vardır ve bunları dayandırdığı bir ilmî birikimi ve elbette bu birikiminin de bir menşe’i ve mebdei vardır. Burada önemli olan, inşâ ettiği fikirlerini ve görüşlerini temellendirdiği kaynaklarının sağlamlığı, sıhhati, güvenilirliliği ve istikâmetidir. Ve Mü’minler için tek mizân, elbette İslâmdır.  

Okumak için tıkla


Şeyh Said, Bedîüzzaman’a Mektûb Göndermiş midir?

Bu iddânın tahlîlini üç kısımda yapmak niyet ediyorum. Birinci kısım: Risâle-i Nûr’un nazarından mes’eleyi görebilmek. İkinci kısım: Şeyh Said ile olan mektûblaşma hâdisesidir. Üçüncü kısım: Bizim nazarımızla ilgilidir.Tahlîlimizi bu sıralamada yapacağız ki, en mühîm noktayı yâni birinci kısmı gözden kaçırmadığımızdan emîn olalım.  

Okumak için tıkla


“İçki İçmek Değil, Sarhoş Olmak Haramdır” Aldatması..

Âlem-i İslâmiyet’in ondört asırlık ittifâkına ve içtihâdına ve şüphe götürmez hükm-ü Kur’ân’a ve Resûlullah’ın Sünnetinin rağmına, içki gibi müskirâtı helâl etmek ve sarhoş olmadıkça içilmesinde sakınca olmadığını salık vermek yâni Kur’ân’ın haram dediğini kendi kafa feneriyle helâlleştirmek, kat’iyyen ciddîye alınmaması lâzım geldiği halde, böyle bir iddiânın TV ve sosyal medyada duyurulmasının ardından hakîkati bilmeyenlerin ve aldananların olduğunu görmemiz nedeniyle icmâlen yazıldı..

Okumak için tıkla


Selâten Tüncînâ (Münciye) Hakkındaki İddiâya Reddiye

Salâten Tüncînâ (veya Münciye) nâmı ile meşhûr olan ve yalnızca Nûr Talebelerinin değil, sâir ehl-i îmânın da farz namazlarından sonra okuduğu bu salavât ve duâ hakkında bir takım asılsız ve hatalı tesbitler yaparak yazı yayınlayan ve bu iddiâlarına Bedîüzzaman Said Nûrsi Hazretlerini de dâhil ederek yanlış isnâdda bulunan ‘’Semendel Yayınları”na bir reddiye ve Salâten Tüncînâ’yı okumayı bırakanlara da ehemmiyetli bir ikâzdır.

Okumak için tıkla


40 Hadis Yaşayalım mı?

Bütün maksat ve gayretimiz, sahibi olduğumuz dinimizin hakikatlerini hayatımıza geçirmek için bir adım atabilmektir. Eserimiz çocuklara yönelik olup, hayatın içinden temsillerle izâh ederek anlatmaktadır. Hadislerin tamamı, hadis âlimlerinin Arapça eserlerinden tercüme edilmiştir. Hadislerin kaynakları ise kitabın sonunda topluca verilmiştir.

Okumak için tıkla


Kredi Kartlarından Gelen Büyük Tehlike

Birçok dindâr kardeşimizin, “yaptığım harcamaların tamâmını hesap kesim târihinde ödüyorum, fâize girmediğim için de bir mahzûru olmuyor” diyerek,“hesap kesim tarihinde fâiz işlettirmeden tamamını öderseniz, dînen bir sakıncası olmaz” diyenlere istinâd ile bu kartları te’min ettiğini ve kullandığını müşâhede ediyoruz. Evet, fâiz’i zikreden ve sözleşmelerine fâiz şartını koyan bankaların..

Okumak için tıkla


Hizmet-i Kur’âniye’de Zekât ve Sadakalar

Zekât ve sadaka mes’elesini zaman zaman gündeme getirerek, madde madde “ikâzlar” sıralayarak dillendirenlere ve Nûr Talebelerinin de vasıflarını, harekâtını tanzîme niyet edenlere; ilgili içtihâdlardan ve Risâlelerde geçen bahislerden cevâb verebilmektir.  Bu niyetle içtihâdlarda delîl olarak gösterilen Tevbe Sûresi 60. âyette zikredilen فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ ifâdesinin mânâlarını ve mûteber zâtların beyânlarını ve Hazret-i Üstâd’ın Münâzarât’ta verdiği dersi ile birlikte, şahsa âit olmayan zekât ve sadakaların alımından talebelerini men’ etmediğini..

Okumak için tıkla


Büluğ Yaşından Önce Kız Çocukları Evlendirilebilir mi?

Hiçbir içtihâdın, bülûğ yaşından önceki kızların zifâfa girmelerine izin vermediği ve evliliğin şartlarından olan bülûğ yaşı, rüşd yaşı, nikâh akdi, nikâhın şartları, küfv ve velâyet gibi bağlayıcı unsurların, fıkıhtaki izâhatları aktarılarak anlatılmıştır. Talâk sûresi 4.âyeti delil gösterip, fetvâ veren bir kısım hocalara da cevâp verilmiştir..

Okumak için tıkla


Millî Mücâdele’de Bedîüzzaman Hazretlerine İ’tirâz Edenlere..

Meâlen: “Mü’minlerin tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez (veya hepsi birden toptan seferber olacak değillerdir). Öyleyse onlardan bir grup da, dinde derin ve köklü bilgi sahibi olmak ve kavimleri geri döndükleri zaman onları (dinde) uyarmak için geri kalsa ya!. Umulur ki onlar da kaçınıp sakınırlar.” (Tevbe Sûresi – 122. Âyet) İşte bu âyetin zılli altındadır Bedîüzzaman Said Nursî Hazretleri. Makâlemizin başlığı ve suâl tarzı müsbet gibi görünse de, geldiği kaynak öyle değildir. Lâkin bâzı kesimler tarafından cevâbını almak veya anlamak için değil bilakis…

Okumak için tıkla


Hediye Kabûl Etmemekte (ki) Ölçümüz Ne Olmalıdır?

Risâle-i Nûr eserlerinde Üstâdımız Bedîüzzaman Hazretlerinin hediye ve sadaka almama husûsundaki îkâz ve ihtarları ile birlikte, bu âdetinin bu asra bakar çok hikmetleri olduğunu okuyoruz. Ancak görüyoruz ki, Risâle-i Nûr külliyatını okumaya başlayan herkesin, kısa bir süre sonra Üstâdımızı taklîd ederek hediyeleşmekten kaçınmaya başlayıp

Okumak için tıkla


Sırr-ı İnnâ A’taynâ Risâlesi

Bedîüzzaman Saîd Nûrsî Hazretlerinin ilmî bir görüşü ve tahlîli ve kanaati olan bu risâlede, Deccal ve Süfyân istihraçlarını ilm-i cifir ile de te’yîd ederek aktarmıştır. “Zındıka Komitesi” olarak adlandırdığı Mustafa Kemal, İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak hakkındaki istihrâcıdır.

Okumak için tıkla


OnSekizinci Lem’â İ’tirâzlarına Reddiye (Cebrâil ve Sekîne Bahsi)

Ehl-i i’tirâz, Hazret-i Ali (radıyallahu anh) huzûr-u Nebevî’de iken Hazret-i Cebrâil’in (aleyhisselâm) görünmesini kabûl etmedikleri gibi, Hz. Ali’nin kucağına sâhife bırakılmasını da inkâr ederek, “Cebrâil, vahiy meleğidir, Hz. Ali’nin yanında ne işi olur” veya “Peygamber orada

Okumak için tıkla


OnSekizinci Lem’â İ’tirâzlarına Reddiye (Me’haz Bahsi)

Hz. Ali’ye radıyallahu anhu, huzur-u Nebevî’de iken Cebrâil aleyhisselâm tarafından Sekine nâmıyla bir sayfa, Hz. Ali’nin radıyallahu anhu kucağına bırakılıyor. Ehl-i Sünnet mâbeyninde herhangi bir i’tirâzın vuku’ bulmadığı bu hâdiseye, ehl-i ifrât gürûhu i’tirâz etmekle kalmıyor, bu hâdiseyi kabûl eden ve inananların tamamının küfürde olduğunu

Okumak için tıkla


OnSekizinci Lem’â İ’tirâzlarına Reddiye (Mahremdir Bahsi)

Deniliyor ki; Risâle-i Nûr’lar için Kur’ân’ın tefsîridir deniyor sonra Onsekizinci Lem’â’nın başına ‘mahremdir, herkese gösterilmez’ yazılıyor. Peygamber efendimiz hiçbir âyete mahremdir dememiş, bu nasıl bir tefsîrdir ki mahrem tutuluyor. Hem bu Onsekizinci Lem’â yı bulmak için çok aramak icâb ediyor, anlaşılıyor ki içindeki küfrün

Okumak için tıkla


İlhâm’ı Reddedenlere Bir İzâh ve Cevâbdır

Bu zamanda bâzı gürûhlar, Bedîüzzaman Said Nûrsî Hazretlerine ve Risâle-i Nûr eserlerine ve Ehl-i Sünnet’in mânevi îmâmlarına ilişiyorlar ve âyetlerle tenkîd ediyorlar.  “İlhâm” ı inkâr eden, kabûl etmeyen ve “yazdırıldı” tâbirlerinden “vahiy” isnâdı yaparak hücûm eden bu ehl-i tenkîde ve onlara aldanmış ‘bilmeyenlere’ karşı, hadis ve âyetlerle de verilmiş bir izâh ve cevâbımızdır.

Okumak için tıkla


İlhâm Tebliğ Edilebilir mi?

Kur’ân ile sâbit olan ilhâm hakîkatını ortadan kaldıramayanlar, Ehl-i Sünnet’in büyüklerine ve Bedîüzzaman Hazretlerine şu yolla ilişmek niyetiyle : “İlhâm, rü’ya şeklinde de olur ama Nebî olmayanlara gelen ilhâmlar tamâmen kişisel bir vahiydir ve kişiyi bağlayan bir vahiydir, tebliğ edilmesi gerekmez ve kayda geçirilmesi gereken bir bilgi değildir” diye iddiâ edip, ilhâm’ın kaynağı da bilinemez diyorlar

Okumak için tıkla


Mevlânâ, Bedi’, Seyyid İsimleri Kullanılır mı?

Mevlâ, Bed’i, Seyyid gibi gelimelerin mûteber lûgatlardaki yeri ve mânâlarının zikri ile birlikte, Peygamberimiz (aleyhissalâtu vesselâm) zamânında Sahâbelerin de isimlerinde kullanıldığının delileri ve hadislerden nakiller. Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de benzer kullanımların âyetlerde de olması ve Bedîüzzaman ünvânındaki Bedî isminin izâhı.

Okumak için tıkla


Evlenmek İsteyen Kardeşlerimize Tavsiyeler

Evlilik; mukaddes bir müessese ve ebediyete kadar uzanacak olan bir süreci içine alır bir ihsânât-ı Rabbâniyedir. Dünyaya ve âhirete bakar ve uzanır neticeleri ve hayırları itibâriyle, evlilik kurumunun sağlam ve kalıcı olması, ve o hâneden gelecek neslin de hayırlı ve her cihetten sağlılıklı yetişebilmesi için, evlilik öncesinde ve evlilik sürecinde bâzı dikkat edilecek hususları nazara vermek arzu ediyoruz.

Okumak için tıkla


Bedîüzzaman ‘İngiliz Ajanı’ Olabilir mi?

Bedîüzzaman Hazretlerine karşı böyle bir ithâmın, bilhassa sosyal medya üzerinden yapıldığını öğrenmemiz üzerine kaleme alınmıştır. Bu suâl ve altındaki ithâm evvelâ M. Kemal’in Samsuna çıkışı husûsunda çoklarının “İngilizlerin haberi vardı yoksa mümkün değildi” isnâdlarına mukâbil olarak ve bir kısım ehl-i adâvetin ve zındıkların da iştirâkiyle sinsî bir hile ile Bedîüzzaman

Okumak için tıkla


Dînimizde Bedduâ’nın Ölçüsü

Beddûa, lânet gibi menfî duâların istimâli ve o istimâlindeki ölçüsüzlük, bâzen bir şahsı değil, bir zümreyi zemm etmesi ve sınırlarının çizilmemesinden dolayı çoklarını içine alması ve haklarında sû-i zann’lara sebep olması, hem beddûanın bâzı ağızlara hiç yakışmıyor olmasıyla birlikte, zihinlerimize ve kalplerimize şu sûalleri getiriyor ki; acaba dinimizde beddûa var mıdır, ölçüsü nedir

Okumak için tıkla


Risâle-i Nûr Sâdeleştirilemez!

Günümüz Türkçesi ile yazılmasını daha doğru bulanlara, Risaleleri anlayamadığı için basitleştirilmesi lâzım diyenlere, sâdeleştirilse daha iyi hizmet olur diyenlere, Risaleler başka dillere tercüme ediliyor diyenlere, sâdeleştirmeye delîl olarak Kastamonu Lâhikasından delil getirenlere külli bir izâh ve cevâptır. Ayrıca bu husustaki geçmiş teşebbüslere Bedîüzzaman Hazretlerinin tavrı ve cevâbı 

Okumak için tıkla


Sû-i Zann İlleti

Şu zaman ve zeminde istikâmeti muhafaza etmek pek güçleşmiş, sû-i zann içimize hava gibi nüfûz ediyor. Olayların ve hâdisatların içine beşer, hissiyatının tazyikîyla giriyor. Sünnet-i Seniyyeye ittiba husûsundaki her eksikliğimiz, düşmemize ve sürçmemize birer zemin. Sû-i zann’ın farkına varamamak ayrı bir illet, dilimizle zihinlere sû-i zannları üflediğimizin ise hiç farkında olmamak daha büyük bir illet.

Okumak için tıkla


Gülmek ve Güldürmek (!)

Bu asırda gülmek ve güldürmek içimize işlemiş. Nefsin acip bir eğlencesi olan ve çoklarını kendiyle alâkadar eden gülmek ve güldürmek mes’elesi için“bilerek, isteyerek ve severek giderler veya yaparlar” dense yeridir. Halbuki kahkaha nev’inde gülmekten “İnsanları güldürmek için konuşan ve yalan söyleyen kişiye yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun.” hadisi

Okumak için tıkla


‘Kaynaklı’ ama Hakîkatte Kaynaksız Vecîzeler..

Bu başlığı vermemizin sebebi, vecîzelerin ve özlü sözlerin paylaşıldığı bilhassa internet gibi ortamlarda, belki çoklarınızın da farkettiği üzere, gönlümüze hoş gelen veya fikrimize muvâfık bulduğumuz vecîzeleri kaynak sınaması, doğrulaması yapmadan hüsn-ü kabûlümüzdür. Bu yazımız,güzel ve yüksek ahlâka hizmet eden özlü sözlere değil, ahkâm-ı İslâmiye ve edeb-i İslâmiye ile

Okumak için tıkla


Ye’cûc ve Me’cûc : 2008 – 2012 – 2015  Târihleri

Bu kavmin ferdleri çok olup, zemin yüzünün çok yerlerinde bulunacak ve anarşistlik, bozgunculuk yapan, dinsiz, inkârcı bir kavim olup, nasıl Deccal bir şahs-ı mânevî idi, Ye’cûc ve Me’cûc dâhi bir şahs-ı mânevî olup, her yerde efradları bulunacak, kıyâmete yakın yeryüzünü ifsâd edecek, tahribâtı da pek büyük olacak. Yeryüzüne dağılmış olan bu tâifeleri tanımak için, dinsizliği ve anarşistliği kuvvetli birer alâmet olacak. 

Okumak için tıkla